Her süreç kendi profilini ortaya çıkarıyor ve o profil, o sürece hizmet edecek söylemleri tedavüle sokuyor. Sesinin duyulmasına imkân verecek araçlar, çarpan etkisi yaparak yankısını artıracak imkanlar o profili doğrudan veya dolaylı olarak semirtiyor. Geriye dönüp bakıldığında anlaşılabilir. Ekranların vazgeçilmez yüzü kabul edilen ne çok isim geldi ve geçti. Esasta gelen geçen o yüzler değil, bir siyasetin o dönemki sahnesidir.

Sözü bir eyyamcının yani İlber Ortaylı’nın portresine getirmek için bu girişi yaptım. 15 Temmuz 2016 sonrasının Türkiye için imkanlar içeren sayfalarının heba edilen taraflarının mücessem hali nedir sorusunun cevabı olan İlber Ortaylı’ya. 2016 sonrası Türkiye vasatının gevşek ağızlı, ideologu demeye dilim varmıyor çünkü değil, daha doğru bir ifadeyle patozudur İlber Ortaylı. Denilebilir ki yüklemesi yapılan milliyetçi-muhafazakâr-Atatürkçü halitayı rüzgarın estiği yöne göre, bir o tarafa bir bu tarafa savurmakla maruftur.

İlber Ortaylı İsrail’in inkâr edilemeyecek açıklıkta gerçekleştirdiği katliamların dünya ölçeğinde tel’in edildiği bir zaman diliminde “Filistinli demek arazi satıp yaşayan insan demektir” gibi bir cümleyi kurabildi.[1] Köhne bir müesses nizam diliyle yaptığı konuşmaları da sürdürüyor. Fakat tam da eyyamcılara mahsus bir mekân dikkatiyle.  Mesela Fatih Belediyesi’nin etkinliğinde konuşurken “yeni Türkiye’nin eski Türkiye’nin bütün olumsuzluklarını telafi ettiği”ni[2] söyleme yolunu seçiyor. Bu telafinin mahiyeti ayrı bir bahis. Atatürk üzerinden bir kitleyi kifayetsiz bir vatan-millet söylemiyle afyonlarken diğer taraftan misal Fener Rum Erkek Lisesi’nde de Rum Ortodoks Kilisesi’nin tezlerine müsavi açıklamaları ortaya çıkarsa şaşırtıcı kabul edilmemelidir.

Ortaylı, görünürdeki söylemleriyle muhatap kitlesini eğleyen fakat kritik eşik dokunuşlarıyla kamuoyu atmosferini ve çoğunlukla da meselenin esasını manipüle eden bir dilin memuru.  Hürriyet’de güya Ayasofya hassasiyetiyle “Ayasofya’yı koruyalım” başlığını verdiği yazıda “Yoğun ziyaretçi vaziyeti ise kabul edilemez. Zira camiye çevrildikten sonra buraya gelen kişi sayısının yıllık üç milyon olduğu söyleniyor. Bu rakama turistler dahil değil[3] diyerek cami cemaatini hedef göstermişti. BBC’nin “‘Does Hamas build tunnels under hospitals and schools?’”[4] haberinden sonra İsrail’in Gazze’de hastane ve okulları bombalamasına benzer şekilde, yaptığı sözde Ayasofya müdafaası, Ayasofya Camii’nin müze olarak işlevlendirilmesine yönelik bir doğrudan kışkırtma, bir dolaylı davet idi. İstatistikler, rakamlar verip ve bu rakamlara “turistleri dahil etmeyişine” bakıldığında, yaptığını Ayasofya’yı kimliksizleştirme projesi olarak değerlendirmek mümkündür. Çünkü yukarı alıntıladığım satırların ardından gelen ilk cümlesi şöyle: “Şurası bir gerçek Ayasofya herkesin elini kolu sallayarak geçeceği bir yol değildir.”

Ayasofya gerçekten de sözde koruma refleksiyle söz alan fakat Türkiye’yi “bir turizm cenneti”ne çevirmek isteyenlerin elini kolunu sallayarak gezebildiği bir yer olmamalıdır. Fakat Türkiye’de kamusal alan, herkesin elini kolunu sallayarak nefret tohumlarını alabildiğine saçabildiği, Türkiye’yi vatan kılanların inancının, her türlü değerinin rahatlıkla hedef gösterilebildiği yapısını sürdürüyor. Ortaylı en son Fatih Altaylı’nın YouTube kanalında “Uygur Türklerinin iltica talebinin kabul edilmesi” yönündeki değerlendirmeleriyle gündem oldu.[5] Bu noktada benim soracağım soru olsa olsa, Uygur Türklerinin iltica talebine bugüne kadar neden olumlu cevap verilmediği olabilir. Dolayısıyla Uygur Türklerinin içinde bulunduğu şartların iyileştirilmesi, iyileştirilemiyorsa Türkiye’ye hicret etmek isteyenlere imkân ve ikamet hakkı tanınması beni sadece mutlu edebilir. Fakat konu bu değil. Konu Ortaylı’nın bu teklifi, vaktiyle Kürt köylerini ateşe veren, Kütleri zorunlu iskana mecbur bırakan ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere asimilasyon için Türk nüfusu yerleştiren aklın hıncıyla yapıyor oluşu. Değil mi bugüne kadar millî eğitim müfredatının ötekisi Arapları ve Kürtleri muhatap kabul eden bir hassa -eksiğiyle gediğiyle- bugünlerde devreye giriyor ve karşılık buluyor, Ortaylı, yine konuştuğu mekânın ve kitlenin pespayeliğine uygun bir eyyamcılık ile ne hikmetse Uygur Türklerini hatırlayıveriyor. Uygur Türkleri bu bağlamda derdiyle dertlenilen değil omurgasızlaştırılmış Türklüğün günübirlik ve ucuz siyasetinin bir aparatı olarak kullanılıyor.

Şalom dergisine “İsrail, demokratik düzeni olan, toplumsal şuuru çok yüksek bir ülke. İnsanlar, ‘İsrailliyim, Yahudi’yim’ diyorlar. Çalışıyor ve yaratıyorlar; zenginleşiyorlar.”[6] diye söyleşi veren ama CNN Türk ekranlarında da “İsrail hiçbir zaman Türkiye sınırlarından içeri bir silahlı kuvvet olarak giremez. Çok fena olur. Bu ülkenin kendine göre bazı yapıları var.”[7] cümlelerini kurabilen bir karakterden söz ediyorum. Ortaylı, İsrail’in Türkiye için bir dış tehdit olmadığının pekâlâ bilincinde olan bir yerden konuşuyor. Dolasıyla soru şu: “İlber Ortaylı gibiler varken İsrail, Türkiye’ye yönelik bir harekata niçin gerek duysun?”

Bir tarafta en zor gününde Filistinliye vuran diğer tarafta Uygur Türkünü araçsallaştıran gevşek ağızlı bir müesses nizam oryantalinin portresine eklenebilecek daha birçok husus vardır. Fakat bu kadarı kâfi. Ortaylı yüzüne tükürmenin dahi israf olacağı bir Türkiye fosili. Gömülmemek için ücretini ödeyenlerin sahnesinde eyyam rüzgarları estirmeye bakalım daha ne kadar devam edecek?


[1] “Mevzular Açık Mikrofon | İlber Ortaylı ve Celal Şengör | Tanıtım”, GAİN, 12 Ekim 2023, https://youtu.be/mnheSQ48C3k?si=0yrJckvlEAdxJEH5&t=125, (Erişim Tarihi: 19 Ekim 2023).

[2] “İlber Ortaylı: Yeni Türkiye eski Türkiye’nin her şeyini telafi etti”, En Son Haber, 26 Aralık 2022, https://www.ensonhaber.com/gundem/ilber-ortayli-yeni-turkiye-eski-turkiyenin-her-seyini-telafi-etti, (Erişim Tarihi: 19 Ekim 2023).

[3] İlber Ortaylıi “Ayasofya’yı koruyalım”, 17 Eylül 2023, https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/ayasofyayi-koruyalim-42331548, (Erişim Tarihi: 19 Ekim 2023); alıntıdaki koyu vurgular bana ait.

[4] BBC, Twitter, 16 Ekim 2023, https://twitter.com/BBCWorld/status/1713936586411311331, (Erişim Tarihi: 19 Ekim 2023).

[5] İlber Ortaylı: “Uygurların iltica talebini kabul etmeliyiz, ihtiyacımız var”, Uygur Haber, 19 Ağustos 2025, https://www.uygurhaber.com/ilber-ortayli-uygurlarin-iltica-talebini-kabul-etmeliyiz-ihtiyacimiz-var/, (Erişim Tarihi: 27 Ağustos 2025).

[6] Prof. Dr. İlber Ortaylı gözüyle İsrail, Şalom, 4 Mayıs 2018, https://www.salom.com.tr/arsiv/haber/106736/prof-dr-ilber-ortayli-gozuyle-israil, (Erişim Tarihi: 27 Ağustos 2025).

[7] İlber Ortaylı İsrail ile Savaş İhtimali Hakkında Konuştu: “İsrail Türkiye’ye Silahlı Kuvvet Olarak Giremez”, Onedio, 2 Kasım 2024,  https://onedio.com/haber/ilber-ortayli-israil-ile-savas-ihtimali-hakkinda-konustu-israil-turkiye-ye-silahli-kuvvet-olarak-giremez-1256339, (Erişim Tarihi: 27 Ağustos 2025).



Yazar Hakkında

27 Aralık 1992’de İzmir’de doğdu. Lise eğitimini (Konya) Özel İsmail Kaya Lisesi’nde, üniversite eğitimini Gazi Üniversitesi’nde tamamladı. 2014’te Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde Heidegger’de varlık, hakikat ve sanat ilişkisi üzerine yazdığı tezle tamamladı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Tarihi ve Sistematik Felsefe doktora programında eğitimine devam ediyor. İlk şiir kitabı Kanımız Yerde Kaldı (Ebabil Yayınları) 2018’de, Ölüm Alışkanlığı (Ketebe Yayınları) ise Mart 2022’de yayımlandı.

Yorum yaz