

“Projeye Uygun” Bir Yapının Eyüpsultan’da Yarattığı Yıkım ve Muhtemel Sonuçları üzerine
Hasan Hüseyin Çağıran “projeye uygun” bir yapının Eyüpsultan’da yarattığı yıkım ve muhtemel sonuçları üzerine yazdı.
Hasan Hüseyin Çağıran “projeye uygun” bir yapının Eyüpsultan’da yarattığı yıkım ve muhtemel sonuçları üzerine yazdı.
Bir şeyi bilmek ne demektir? Bir meseleyi kendi bütünlüğü içersinde aklın süzgeçlerinden geçirmek nasıl mümkündür? Bir şeyi bilinebilir kılmanın yolu ve yordamı nedir? Disiplinler arası farklılıklar hangi tür bilgi üretme prosedürlerine sahiptir? Bu gibi sorulara cevap verebilmek için her şeyden önce tarih boyunca var olagelmiş bilme biçimlerini, düşüncelerin yöntemsel serüvenlerini etüt etmek lazım.
Yani bu durum beni acıyla fark ettiğim ve kahrolduğum bir dünyanın çaresizine çevirmedi. Bilakis sorun arz eden beklentilerden uzaklaştırdı. Gösterilen ideallerin kararlı takipçisi olmaktan kurtardı. Bir sorun mu var, olabilir demeyi öğretti.
Türk’ün kendisini ve Türkiye’yi var eden inancını, varlığının tezahürü olan dilini, ezanını, tekbirini, tesettürünü, kimliğinin her bir zerresini sistematik olarak agora ve devlet iradesi dışına –çeşitli alanlarda gösterdikleri faaliyetlerle el birliğiyle– iterek nevzuhur, omurgasızlaştırılmış, ithal ve kırma ideoloji ve sözde değerlerle aşılayanlar (ve mahdumları) bir tarafta Türkiye’yi ve Türkçeyi hatırlıyor, diğer tarafta ise Türk’ü. İzlediğimiz eşine az rastlanır türden bir temsil.
Fakat şeytanlaştırılanın sahip olduğu imkanları geçtim, o imkanların tükürülmüş versiyonlarına bile sahip olma ihtimali o an içinde gözlerin kararmasına neden oluyor. Bu da adı konmamış bir tür demokratik mutabakat biçimi.
İnsan: bekleyerek ölen canlı türü. Beklemek, insanın ancak kendisine yapabileceği bir kötülük, ölmesi mukadder her şeye yapılan bir suni teneffüs.
Şairin dediği gibi, neler yapmadık şu vatan için!
Güzel ülkem. Ne çok tavşan ve ne çok şapka var.
Her geçen gün “katkı sunma” düşüncesinden uzaklaşıyorum. Herhangi bir şeye, anlamlı bir katkı sunma düşüncesinin kendi başına ifsat edici olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum çünkü.
Turistin adım atacağı muhiti “soylulaştıran”, dilini ve kimliğini turiste cazip kılacak şekilde sirkleştiren, “kültür politikaları”nı bu süreçleri pekiştirecek bir denetimli serbestlik çerçevesinde şekillendiren, turiste zarar gelmeyecek şekilde aşılanan bir turistleş(tir)me iradesinden söz ediyorum.