131

Benim için güzel olanla karşılaşma hep bir ikna edilme olarak cereyan etti. Bir güzelliğe şerhsiz, kayıtsız ve kaygısız teslim olamadım. Perdeleri çekili bir dünyadan çıkıp yanı başımdaki bahçenin morsalkımlarının altında serazad bir edayla çayımı yudumlamam için bile üç yılın geçmesi gerekti. Zihnimi, kalbimi, her bir zerremi müteyakkız bir açıklıkla hayata ve güzelliklerine açık tutabilmeyi, ancak bir ihsan ile açıklanabilecek güzellikleri başından itibaren gereğince karşılayabilmeyi ve ağırlayabilmeyi isterdim. Ne yazık ki bu isteğin bende mayalanması da kanlı bir müzakerenin sonucu.

132

Şimdinin müzakeresi de geçmişe düşülen bir kayda dönüşebiliyor. Geçmişi şimdiki zamana mal edecek ve geleceği mayalayacak bir hüneri kuşanmalı, diyorum kendime.

133

Hayat görülmeyen, duyulmayan, anlaşılmayan bir teklifler manzumesi; dönüp bakıvermenin içerdiği, ansızın işitmenin açığa çıkardığı, anlık ışımaların aşikâr ettiği.

134

Zamanın bana gösterdiği: Bir insan kendini ne kadar yanlış tanıyabilirse, belli konularda, kendimi o kadar yanlış tanıyorum. Gönülsüzce ve kendimi ikna ederek iştirak ettiğim zamanların çoğu yanıma kar, yükümlülük ve görev bilinciyle diz çöktüğüm günlerden bir zarar muhasebesi kalıyorsa, itimadımı geri çekmeliyim, evvela yaşama idrakimden. Kendini tedirgin ve müteyakkız yaşamaya yazgılı bulması insanı yaradan azade kılmıyor.

135

Hüsnüzan ile nefes alıp verebilmek. İnsanı yaradan azade kılacak olan başka nedir?

136

Birinin ölümüne kazaen sebebiyet vermek ile birini tasarlayarak öldürme arasındaki fark hayat söz konusu olunca bir artı değere dönüştürülüyor. Halbuki hayat tasarlayarak yaşanamayacak kadar sürprizlerle dolu. Tasarlama, insanın sınırlı idrakini ve ufkunu bir deli gömleği gibi hayata giydirmesine yol açıyor. Hayatın gürbüz, dengesiz ve hesaba kitaba gelmeyen kolları o gömleği de bir yerde parçalıyor. İnsanoğlu hayatı dizginlediğini sandığı yerde kendini ve imkanlarını kapatıyor; hayata, güzelliklerine ve yaşamayı reddettiği geleceğine.

137

Zararlı gıda listeleri gibi, zararlı insan listeleri yayınlanmalı. Külfet taşı gibi her ana ve sevinç kırıntısına düşen, hayatı demir parmaklıklar arasında bir mahkûm ya da tecavüzcü bir gardiyan gibi yaşayan insanların günübirlik listeleri yayınlanmalı. Yüz çevirmeli onlardan, selamı sabahı kesmeli ve hatta mâşerî vicdan meydanlarında ibreti alem için darağaçları kurarak her birini sallandırmalı.

138

İnsanın insana ve mekâna olan etkisini fark etmek her geçen gün hayretimi körüklüyor. Gündelik ilişkiler ve kaçınılması imkânsız bağlar bir toplu intihar biçimi olarak her gün bir diğer savunmasızın yaşama iradesi üstüne çöküyor, çöküyor, çöküyor. Fıtratındaki açıklığı kaybetmemiş insanlar ve onların insana geçirdiği gönül ferahlığı, insanın sıcak muhabere alanlarındaki kıyımın ön cephelerinden, üstelik çarpışarak ve de yara almadan kurtulabilmesindekine benzer mucizevi bir değer taşıyor.

Yazar Hakkında

27 Aralık 1992’de İzmir’de doğdu. Lise eğitimini (Konya) Özel İsmail Kaya Lisesi’nde, üniversite eğitimini Gazi Üniversitesi’nde tamamladı. 2014’te Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde Heidegger’de varlık, hakikat ve sanat ilişkisi üzerine yazdığı tezle tamamladı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Tarihi ve Sistematik Felsefe doktora programında eğitimine devam ediyor. İlk şiir kitabı Kanımız Yerde Kaldı (Ebabil Yayınları) 2018’de, Ölüm Alışkanlığı (Ketebe Yayınları) ise Mart 2022’de yayımlandı.

Yorum yaz