Şiddet kavramı, günümüzde birçok farklı bağlamda ele alınmakta ve tartışılmaktadır. Genel itibarıyla zarar verici ya da tahrip edici sonuçlara yol açan eylemleri ifade etse de bazı durumlarda, hareketsizlik veya eylemsizlik gibi olguları da içerecek şekilde yorumlanmaktadır (Malesevic, 2024). Kelimenin etimolojik kökeni Latince violentia olup, sertlik, katılık ve merhametsizlik gibi anlamlara sahiptir (Michaud, 1991).

Şiddet olgusu, bugün farklı biçimlerde tezahür etmekte ve çeşitli sınıflamalara tabi tutulmaktadır. Bunlar arasında fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet, cinsel şiddet, sosyal şiddet, kurumsal şiddet ve medya şiddeti gibi alt başlıklar yer almaktadır (WHO Press, 2002; UN Women, 2015; TÜİK, 2014; Bandura, 1973; Butler, 2004; Huesman & Kirwil, 2007).

Şiddetin bu denli geniş bir yelpazede ortaya çıkışı ve uygulanışı, modern toplumların yapısal unsurlarıyla yakından ilişkilidir. Bu bağlamda şiddetin, meşrulaştırılması için belirli ideolojik, kültürel ve toplumsal temellere dayandırılması gerektiği öne sürülmektedir. René Girard, Şiddet ve Kutsal adlı eserinde şiddetin kökenlerini mitolojik ve dinsel bağlamlarda ele almakta; şiddet duygusunun tarih boyunca kurban sunumu gibi ritüellerle dışa vurulduğunu ifade etmektedir (Girard, 2003). Ona göre, şiddet yalnızca fiziksel saldırganlık değil, aynı zamanda insanın içsel bir dürtüsüdür ve bu dürtü belirli semboller veya inançlar üzerinden görünür hale gelir.

Modern sosyolojide şiddetin meşruiyetine dair tartışmalar önemli bir yer tutmaktadır. Max Weber, modern devletin en belirgin niteliğini “meşru şiddet tekeli” kavramıyla açıklamıştır. Weber’e göre siyasal iktidar “güç-zor kullanma” yetkisini elinde bulunduran bir kurumdur. (Weber, 2018). Bu fikir, modern siyaset teorisinin temel taşlarından biri olarak kabul edilmiştir.

Norbert Elias, Civilising Processes adlı eserinde, modernleşme süreçleriyle birlikte toplumlarda şiddetin daha fazla denetim altına alındığını ve bu denetimin devletin tekelinde toplandığını savunur (Elias, 1938). Elias’ın bu yaklaşımı, tarihsel süreçte devletin şiddeti meşrulaştırma mekanizmalarını anlamak açısından önemli bir perspektif sunmaktadır. Anthony Giddens ise modern devletin oluşumunu, şiddetin meşruiyet kazanma süreciyle ilişkilendirir. Modernliğin Sonuçları isimli eserinde, şiddetin kontrol altına alınmasının, hukuk devleti ilkeleri ve demokratikleşme süreçleriyle bağlantılı olduğunu belirtir (Giddens, 1986).

Charles Tilly, modern devletlerin güçlerini pekiştirme sürecini savaşlar ve toplumsal çatışmalar üzerinden ele alır. Tilly’ye göre, devletler şiddet kullanımını meşru hale getirebilmek için toplumsal destek ve rızayı belirli ölçülerde sağlamak durumundadır (Gornicka & Mannell, 2020). Bu tarihsel süreç, devletin şiddet kullanımını meşru göstermek için çeşitli araçlara başvurduğunu ortaya koyar.

Şiddetin yalnızca bir kontrol mekanizması değil, aynı zamanda direniş aracı olarak da ele alınması gerekmektedir. Frantz Fanon, sömürgecilik karşıtı mücadelesinde şiddeti hem bireysel hem de toplumsal özgürlüğün yeniden kazanılması için kaçınılmaz bir araç olarak görür. Fanon’a göre, sömürgeci baskıya maruz kalan halklar için şiddet, yalnızca bir intikam aracı değil, aynı zamanda kimlik ve onurun yeniden inşası için dönüştürücü bir güçtür (Fanon, 2023). Ancak Fanon, şiddetin yalnızca özgürlük mücadelesine hizmet etmesi gerektiğini, aksi takdirde eski tahakküm biçimlerinin yeniden üretilmesine neden olabileceğini ifade etmektedir.

Filistin-İsrail çatışması, şiddetin meşrulaştırılmasına dair bu perspektifin güncel bir örneği olarak değerlendirilebilir. Filistin halkının kendini savunma hakkı, Fanon’un görüşleri ışığında meşru bir şiddet biçimi olarak ele alınabilirken, İsrail’in dinî ve politik emellerle meşrulaştırdığı şiddet, sembolik ve fiziksel unsurları bir arada barındırmaktadır. Bu süreç, Pierre Bourdieu’nun “sembolik şiddet” kavramıyla da açıklanabilir. Sembolik şiddet, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda dilsel, kültürel ve toplumsal normların bastırılması yoluyla da gerçekleşir ve bu, eşitsizliklerin yeniden üretilmesine zemin hazırlar (Wacquant & Bourdieu, 2014).

Sonuç olarak, şiddetin meşrulaştırılması süreci, toplumsal dinamiklerin anlaşılmasında kritik bir role sahiptir. Bu süreç, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda toplumların yapılarını ve işleyişini derinden etkilemektedir. Şiddetin farklı biçimlerde ve bağlamlarda meşrulaştırılması, bu olgunun tarihsel, kültürel ve siyasal temellerinin dikkatlice analiz edilmesini gerektirmektedir.

B. GORNICKA and S. MENNELL, “Norbert Elias, Civilising Processes, and Figurational (or Process) Sociology,” in The Cambridge Handbook of Social Theory, P. Kivisto, Ed. Cambridge: Cambridge University Press, 2020, pp. 272–291.

BUTLER, J. Undoing Gender. New York: Routledge, 2004.

ELIAS N. The Civilizing Process: Sociogenetic and Psychogenetic Investigations. Oxford: Blackwell, 1939. 

FANON, Frantz. Yeryüzünün Lanetlileri, (çev. Şen Süer). İstanbul: Versus Yayınları, 2016.

GIDDENS, Anthony. The nation-state and violence. Capital & Class, 1986, 10.2: 216-220.

GIRARD, Rene. Şiddet ve Kutsal, (çev. N. Alpay), İstanbul: Kanat Yayınları, 2003.

HUESMANN, L. R., & KIRWIL, L. Why Observing Violence Increases the Risk of Violent Behavior in the Observer. Aggression and Violent Behavior, 12(2), 2007: 134–167.

MICHAUD, Yves. Şiddet, çev. C. Muhtaroğlu, Đstanbul: Đletişim Yayınları, 1991.

TÜİK. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması. Ankara: TÜİK Yayınları, 2014.

UN Women. A Framework to Underpin Action to Prevent Violence Against Women. UN Women, 2015.

WACQUANT, Loic & BOURDIEU, Pierre. Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar. (çev: N. Ökten), İletişim Yayınları, İstanbul, 2003.

WEBER, Max. Ekonomi ve Toplum (çev. L. Boyacı), İstanbul: Yarın Yayıncılık, 2012.

World Health Organization. World Report on Violence and Health. Geneva: WHO Press, 2002.

Yazar Hakkında

1992’de Tatvan’da doğdu. Lise eğitimini Erciş Anadolu Öğretmen Lisesi’nde, lisans eğitimini Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde tamamladı. Bu yıllarda editörlüğünü yaptığı edebiyat dergisinde şiir ve öyküleri yayınlandı. 2015’te Özel Eğitim Bölümü’nden mezun oldu. Şubat 2020’de Bursa Uludağ Üniversitesi’nde Din Sosyolojisi alanında yüksek lisansını tamamladı. 2015’ten beri MEB’de Özel Eğitim Öğretmeni olarak çalışmaktadır.

Yorum yaz