75

Türkiye büyük bir “aman duyulmasın” mutabakatı içerisinde yaşayanların ülkesi. Gördüğünüz bir haksızlığa ses çıkarma, mağdurun yanında olma çabasının her türlüsü günün sonunda mağdur tarafından bile yalnız bırakılmakla sonuçlanan bir delilik biçimine dönüşüyor. Mağdurun mağduriyetinden çıkar sağladığı bir vasatta mahiyeti belirsiz ve oldukça netameli bir milliyetçi-devletçi söyleme meze olmak, toplumsal sağduyu tarafından da söz konusu söylemi kendi küçük grup çıkarları bakımından daha kullanışlı gören ve yetkilerini istismar eden -sözde siyaset üstü- birtakım kurumsal aktörler tarafından da daha takdire şayan bulunuyor.

76

Gelinen nokta Dolap Beygiri’nin bir sahnesini andırır cinsten: Ev sahibi Libya’dan döner ve evine girdiğinde karşısında başkalarını görür. Anlar ki anahtarı emanet ettiği Yakup (Şener Şen) yokluğunda evini bir aileye kiraya vermiştir. Ev sahibi öfkeyle Yakup’un kapısını çaldığında ise Şener Şen’in ağzından dilimize pelesenk olan şu cevabı işitir: “Ne oldu sen Arapları mı kızdın?”

“Araplara kızmak” bugün bir millî spor biçimine dönüştü. Öyle ki bu, ödev boyutuna geldi. İstismar eden, aldatan, hedef gösteren Türk de olsa, Arap linci kimseye kaybettirmiyor. Çünkü Gazze hassasiyetinin resmî tarih müfredatını galebe çalan etkiler uyandırması birileri için rahatsızlık verici oldu. Bu sebeple, özellikle 7 Ekim 2023’ten itibaren İsrail’in işgal ve terör politikalarını tali kılacak birtakım söylemler devreye sokuldu, “Filistinli demek arazi satıp yaşayan insan demektir”[1] gibi. Bu vb. cümleler esasında yeni değil. Görülen, içinde İslâm geçen direniş yapılarının ayrılıkçı veyahut mandacı gösterilmesindeki resmî tarih aklının bugünkü temsiliydi o kadar. Tekrar etmeli: Türkiye’de Arap karşıtlığının sebebi İslâm düşmanlığıdır.

77

Türkiye’de “Arap nefreti” soğumaya bırakılamayacak kadar önem arz eden bir meseledir. İsrail’in terör ve işgal politikalarının yoğunlaşması üzerine gündemden düşen Arap karşıtı söylemi yeniden harlama görevini evvela tetikçi kapıkulu tarihçileri ve medya maymunları sonra da karapara sermayedarı futbol kalpazanları üstlendi. Süper Kupa tiyatrosundan sonra Disney+ Türkleri suskunluk orucunu bozdu ve hurmadan putlarını yemeye başladı. Tezgahtan, sözde birleştirici değerler devşirildi, alındı, satıldı. Onay görme çabası, ev zencilerini de dile getirdi ve kuyruğa soktu. Herkesin herkese oynadığı bir sahnede, İsrail’in alenen lehine olan “Arap karşıtı atmosfer”in Türkiye’de hangi başlıklar altında yürürlüğe sokulduğu dikkatlerden kaçmamalı.

78

Yerlilik ve millîlik, bugünün Türkiye’sinde bir meşruiyet kıstası. Türkiye müfredatına yeni giren kavramlar olmasalar da, yeni birtakım işlevler üstleniyorlar. Bu kavramları siyasi retoriğe malzeme kılan aktörlerin ajandası farklı olabilir, bu ülkenin yararına olacağını düşündükleri bir izlenceyi, söz konusu kavramlar ekseninde içtenlikle takip ediyor da olabilirler. Fakat mezkûr kavramların cari işlevi, İslâm’ın politik belirleyicilik alanından uzaklaşmasını temin eden bir tampon bölge yaratılmasını temin etmektir. 15 Temmuz sonrasının birçok açıdan haklılandırılabilecek, histeriye elverişli atmosferinde rejim müfredatının kendisini kılçığıyla birlikte doğrulatma fırsatı yakalayabilmiş olması da bu işlevin sebeplerine ve sonuçlarına dair dikkatle düşünmeyi gerektiriyor.


[1] “Mevzular Açık Mikrofon | İlber Ortaylı ve Celal Şengör | Tanıtım”, GAİN, 12 Ekim 2023, https://youtu.be/mnheSQ48C3k?si=0yrJckvlEAdxJEH5&t=125, (Erişim Tarihi: 19 Ekim 2023).

Yazar Hakkında

27 Aralık 1992’de İzmir’de doğdu. Lise eğitimini (Konya) Özel İsmail Kaya Lisesi’nde, üniversite eğitimini Gazi Üniversitesi’nde tamamladı. 2014’te Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde Heidegger’de varlık, hakikat ve sanat ilişkisi üzerine yazdığı tezle tamamladı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Tarihi ve Sistematik Felsefe doktora programında eğitimine devam ediyor. İlk şiir kitabı Kanımız Yerde Kaldı (Ebabil Yayınları) 2018’de, Ölüm Alışkanlığı (Ketebe Yayınları) ise Mart 2022’de yayımlandı.

1 Yorum

  1. Pingback: Not Defteri [79]

Yorum yaz