Filistin’in hayat damalarının İsrail tarafından nasıl kesildiğini özellikle Kudüs ve el-Halil sokaklarında gezerken görmüş ve buna rağmen Filistinlilerin olağan şekilde hayatlarını sürdürme kararlılıklarını da hayretle gözlemlemiştim. Gazze ise uzun süredir yerden-gökten ve dört taraftan abluka altına alınmış durumda… Denilebilir ki “yaşamıyor gibi” yaşayan bir şehir Gazze. Girmenin ve çıkmanın imkânı yok. Oralar, nefes alıp vermenin, sadece nefes alıp vermenin cihat hükmünde olabileceğini gördüğüm topraklardı. “Aksa Tufanı”, bu toprakların alabildiğine kısık bir sesle nefes alıp verişidir.

Kudüs’te; kontrol noktalarından, her köşe başını tutmuş İsrailli işgal güçlerinden daha çok dikkatimi çeken, gökyüzünü kapatmaya azmedercesine sokaklar arasına dikilmiş beton yığınları olmuştu. Aşağıdan yukarıya bitmeyecekmişçesine uzayan bir istinat duvarı düşünün ve yukarı doğru çıktıkça da size doğru kavis kazandığını… Ufkunuzun ve umutlarınızın üstüne çöreklenen karabasanlar gibi dikilen duvarlar. Bir diğer ifadeyle, bir adım ötesini tahayyül sınırlarının ötesine taşıma politikası… Filistinlilerse incelikli psikolojik harp tekniklerinin hüküm sürdüğü topraklara, gündelik hayatın olağan akışı içerisinde cevap veriyor: Bir başka yeri “vatan” bilmeyerek. Kalarak. Nefes alıp vererek.

Mâlum; İzzeddin Kassam Tugayları’nın abluka altındaki Gazze Şeridi’nden İsrail işgal güçlerine yönelik “Aksa Tufanı” isimli kapsamlı bir operasyon başlattıklarını açıklamasının ardından haberler peşpeşe geldi: Hamas’ın ilk kez İsrail’in kasabalarına girdiğini, çok sayıda İsrailli askerin rehin alındığını, Gazze’den atılan roketlerin İsrail’in güvenlik kalkanı “Demir Kubbe”yi aştığını ve çok sayıda teröristin etkisiz hale getirildiğini öğrendik. Yalınayak yaşamanın ve çıplak elle savaşmanın siyaseti, yine şaşkınlık yaratıyor. Bana kalırsa, en dikkate değer ve “iki devletli yapı”yı en makul çözüm kabul edenlerce şaşkınlık yaratıcı bulunması gereken hadise, “Aksa Tufanı”ndan sonra işgalci İsrailli yerleşimcilerin havaalanlarına akın etmesidir.

Filistinliler nerede ve nasıl ölecekleri konusunda kararlı. İsrailliler ölümü düşünmek dahi istemiyor ve daha ilginci, nerede yaşayacakları konusunda da bir karar vermiş değiller. Yani, yine vatansızlar. Faizin ve ihtirasın vatansız ve tamahkar çocukları akıbetlerinin ne olacağını –neredeyse tüm dünyayı aksine inandırmış olsalar da– bizden çok daha iyi biliyorlar.

Okuma Önerileri

Aksa Tufanı sonrası Türkiye’de açık İsrail taraftarlığı yapılabilir olmasının mahiyetini ele alan ve Türkiye’de kamuoyunu meşgul eden sorulara Filistinli kaynakların cevaplarının neler olduğuna ilişkin bir değerlendirme için bkz. Hasan Hüseyin Çağıran, “İsrail işgal güçlerinin Filistin direnişi aleyhine yaydığı propaganda konuları üzerine”, HAZIRKITA, 10 Ekim 2023, https://www.hazirkita.net/aksa-tufani-uzerine/, (Erişim Tarihi: 12 Ekim 2023).


Trump’ın, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması gerektiğini dile getirmesi üzerine Mahmoud Al-Rantisi ile bir söyleşi yapmıştım.

Bugün de önemini koruyan vurgular içeriyor söyleşi. Bkz. “Dr. Al-Rantisi: Kudüs Doğusu ve Batısıyla Filistin’in Ayrılmaz Parçasıdır”, HAZIRKITA, 8 Aralık 2017, https://www.hazirkita.net/kudus-dogusu-ve-batisiyla-filistinin-ayrilmaz-parcasidir/, (Erişim Tarihi: 12 Ekim 2023).

Önceki bölümü okumak için tıklayın.

Yazar Hakkında

27 Aralık 1992’de İzmir’de doğdu. Lise eğitimini (Konya) Özel İsmail Kaya Lisesi’nde, üniversite eğitimini Gazi Üniversitesi’nde tamamladı. 2014’te Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde Heidegger’de varlık, hakikat ve sanat ilişkisi üzerine yazdığı tezle tamamladı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Tarihi ve Sistematik Felsefe doktora programında eğitimine devam ediyor. İlk şiir kitabı Kanımız Yerde Kaldı (Ebabil Yayınları) 2018’de, Ölüm Alışkanlığı (Ketebe Yayınları) ise Mart 2022’de yayımlandı.

3 yorum

  1. Pingback: İsrail işgal güçlerinin Filistin direnişi aleyhine yaydığı propaganda konuları üzerine

  2. Pingback: Dr. Al-Rantisi: Kudüs Doğusu ve Batısıyla Filistin’in Ayrılmaz Parçasıdır

  3. Pingback: Not Defteri [42]

Yorum yaz