80

Acar Mona Rosa haberciliği için Anadolu Ajansı’nı tebrik etmeli. Biri OdaTV haberciliğiyle eskitilmiş bir sakızı yeniden keşfedip konuyu teklif etmiş, birileri bunu takdir etmiş, zincirleme bir aymazlıkla kameralar kurulmuş, haber metinleri yazılmış ve servis edilmiş, bir de heyecanla paylaşılıyor. Koca bir külliyatı ve benzerine çok da rastlanmayan dikkatler içeren bir hayatı karikatürize etmeye, ayağa düşürmeye ancak bu kadar hizmet edilebilirdi. Eğer ne yaptıklarının farkında değillerse bu haber, tık ve kâr getiren ne varsa hurmadan put gibi onu yemeye azmetmiş bir hamâkatin ürünü kabul edilmeli. Yok eğer ne yaptıklarının farkındalarsa tam tekmil hayasızlık ürünü bir iş. Her halükârda yılın habercilik ödülü verilmeli, yürekten tebrik ediyorum.

81

İHH İnsani Yardım Vakfı, 7 Ocak 2024 Pazar günü Filistin için Kadıköy’de yürüyüş yapılacağını duyurmuştu. Fakat İHH sonrasında yaptığı ikinci bir açıklamayla güzergahın “istişareler sonrası” değiştirildiğini, yürüyüşün Yamanevler ve Ümraniye metro durakları arasına taşındığı açıkladı. Neresinden bakılsa problem arz eden bir tablo. Çünkü:

Söylenildiği gibi “daha önce Kadıköy’de yapılması planlanan yürüyüş İstanbul Valiliğinin talebiyle güzergâh değişikliğine gidilerek Ümraniye’ye alınmış” ise bu durumun devlet kurumlarını bir açıdan –bu konuda çok hassas olanlar için dikkat çekiyorum– ne kadar “aciz göstereceği”nin diğer açıdansa neye tarafgir kılacağının yeterince düşünülmediğini açığa çıkarır. Belki de düşünülmüştür ve olan birilerinin gövde gösterisidir, bilemiyorum.

10 Aralık 2023 Pazar günü Filistin’e destek için Beyazıt Meydanı’ndan Sultanahmet’e yürürken bir husus dikkatimi çekmişti. En ufak bir aşırılığın olmadığı ve genel olarak meydana giriş çıkış noktalarında herhangi bir kontrolün dahi yapılmadığı yürüyüşte Divanyolu’ndaki Mc Donalds şubesinin önü çok kalabalık bir polis hattıyla çevriliydi. Güvenlik gerekçesiyle bu yapılan pekala anlaşılabilir. Fakat daha ilginç olan, görebildiğim kadarıyla, en az iki ayrı görevlinin insanları kışkırtmak istercesine ve tabiri caizse “gözlerine soka soka”, konumlandıkları yüksek bir noktadan müstehzi bir edayla çekim yapmalarıydı.

Zaten görünür noktalarda Mc Donalds kameralarının olduğu bir alanda bu yaklaşımın, Gezi Parkı Şiddet Eylemleri sürecinde, şu anda görevde olmayan birtakım polislerin kışkırtıcı hal ve tavırlarını ve dolayısıyla 2013’ten bu yana Emniyet’te yaşanan insan sirkülasyonunun mahiyetini yeniden düşünmeyi gerektiren bir tınıya sahip olduğu söylenebilir. Canhıraş ve takdire şayan bir şekilde Mc Donalds’ı koruyan emniyet güçlerimizin Kadıköy’de Filistin için bir araya gelecek olan Müslümanları provokasyon için bekleyen ve beslenen birtakım odakların muhtemel saldırılarından –Galata yürüyüşünden sonra kelime-i tevhide yönelik saldırıda olduğu gibi– koruyamayacağını düşünmenin evvela Türkiye Cumhuriyeti’nin emniyet güçlerine dönük bir küçük düşürme anlamına geleceğini düşünüyorum. Bu nokta aynı zamanda idari aklın neyi muhafaza etmeyi öncelediği sorusunu ortaya çıkarır. İsrail’in işgal ve terör politikalarına yönelik yükselen farkındalığı “Arap karşıtı” ve esasında “İslâm düşmanı” bir atmosfere tahvil etmeye dönük sürecin bir parçası olarak 29 Aralık 2023’te İsrail lehine sahnelenen mülevves Süper Kupa tiyatrosunun hemen ardından kariyer hesabıyla “ortak değer” bezirganlığına ortak veyahut alet olan isimlerin 1 Ocak 2024’te yaşanan kelime-i tevhide yönelik saldırıdaki alenî magandalığın karşısında susmayı tercih ediyor olması da sözünü ettiğim “öncelik” meselesini bir problem olarak görünür kılıyor.

Ya Kadıköy’de bir yürüyüş planlanmamalıydı ya da planlandıysa en yüksek güvenlik önlemleri içerisinde bu yürüyüş gerçekleştirilmeliydi.

Türkiye çok ilginç bir ülke. Mesela, Fenerbahçe Beko ile Maccabi Tel Aviv arasında 4 Ocak Perşembe günü Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda oynanması gereken Turkish Airlines EuroLeague 19. hafta müsabakası, “yetkililerce alınan güvenlik tedbirleri dolayısıyla” ve “İsrail’in Türkiye’yi ‘güvensiz ülke’ kabul etmesi gerekçesiyle“ 4 Ocak’ta Litvanya’nın Panevezys şehrindeki Kalnapilio Arena’nın ev sahipliğinde oynandı. Tabi ki Suudi Arabistan’da bir anda peydahlanıveren hiçbir “ortak değer“i hatırlayan da olmadı.

Yukarıdaki gelişmelere bakınca, Türkiye’de “belirli menfaatler” söz konusu olunca beliren bu aşırı hassasiyetle, yanyana görünmeyen birçok yüzün özündeki birliğin fâşolduğunu söylemek mümkün.

İşin hülasası şu: 2024’te, Türkiye’de Kadıköy’de Filistin için yürüyüş yapılamıyor ve Aksa Tufanı âyan olanı anlaşılır kılmaya devam ediyor.

Yazar Hakkında

27 Aralık 1992’de İzmir’de doğdu. Lise eğitimini (Konya) Özel İsmail Kaya Lisesi’nde, üniversite eğitimini Gazi Üniversitesi’nde tamamladı. 2014’te Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde Heidegger’de varlık, hakikat ve sanat ilişkisi üzerine yazdığı tezle tamamladı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Tarihi ve Sistematik Felsefe doktora programında eğitimine devam ediyor. İlk şiir kitabı Kanımız Yerde Kaldı (Ebabil Yayınları) 2018’de, Ölüm Alışkanlığı (Ketebe Yayınları) ise Mart 2022’de yayımlandı.

2 yorum

  1. Pingback: Türkiye’nin İstihdam Problemi

  2. Pingback: Not Defteri [82]

Yorum yaz