Tarih Manifestosu 2014’te telif edilip 2016’da Türkçede boy gösteren, tarihçilik adına görece sıcak bir çalışma. En önemli özelliği ise tarihçiliğin 21. yüzyıldaki “kısa dönemcilik krizi”ni derinlikle tahlil etmesi, görece “uzak” disiplinleri tarihin imdadına çağırması, “kısa dönemcilik krizi”ne somut çözüm önerileri sunması ve 20. yüzyıl tarihçiliğini derinden etkileyen Braudel’in “longue-durée” kavramını yeniden yürürlüğe sokma iddiasında olmasıdır.

Tarihi Yeniden Düşünmek’te Keith Jenkins örneğin edebiyat gibi bir “kardeş disiplin”in güçlü bir teorik zemini olduğu halde tarihin bu zeminden yoksun olduğunu, gündemden sakıt olmuş birkaç kitap dışında metod tartışmalarını aşarak spekülatif tarih felsefesi icra eden eserlerin kıt olduğunu ifade eder teessüfle[1]. Tarih Manifestosu dünyanın sosyolojik gündemi bağlamında tarihçiliğin güncel durumunu analiz edip, amaç ve sosyal rolünü tartışıp, saptadığı krize Braudelci-Annalist kavramlar üzerinden çözüm önerileri sunarak Jenkins’in tarif ettiği olumsuz durumun hilafına ciddi bir adım atıyor.

Guldi ve Armitage, disiplinlerarasılığın sınırlarını zorlayarak iktisat, coğrafya, iklimbilim gibi disiplinleri de tarihçinin vizörüne sokuyor ve tarihin krizden bu disiplinlerle takviye edilmiş ve longue durée esasına dayanan yeni bir formla çıkacağını öne sürüyor. Ayrıca tarih disiplinine nomotetik-ideografik bilim tasnifinin dar geldiğine işaret ederek tarihin disiplinler içindeki “özgüllüğü”ne vurgu yapıyor[2].

Ancak Tarih Manifestosu, hiçbir geri dönüşün aslı gibi olmayacağı kaydını da düşerek önce Braudelci longue durée’nin bir eleştirisini yaparak benimsenecek şeyin longue-durée’nin kendi değil de esas esprisi, yani uzun vadecilik fikri olduğunun altını çizer. Zira kitabın önerdiği uzun vade, longue durée gibi büyük resmi görür ama klasik/ikinci nesil Annales Ekolü gibi tarihi uzak geçmiş içinde incelemek yerine somut ve reel amaçlarla bütünleştirerek bugünü ihmal etmeyen bir perspektif ortaya koyar. Ayrıca longue durée’yi araçsallaştırırken Guldi ve Armitage kendi uzun vade kavramlarını ikiye bölerler: a) uzun vadeli argümantasyon, b) uzun vadeli araştırma. İkincisini mikro-tarih gibi sahalara hasretmekle ve gerekliliğini ifade etmekle beraber uzun vadeli argümantasyonu çözüm önerilerinde merkeze alırlar[3].

Tarih Manifestosu dünyanın sosyolojik gündemi bağlamında tarihçiliğin güncel durumunu analiz edip, amaç ve sosyal rolünü tartışıp, saptadığı krize Braudelci-Annalist kavramlar üzerinden çözüm önerileri sunarak Jenkins’in tarif ettiği olumsuz durumun hilafına ciddi bir adım atıyor.

Kitap, tarihin kısa vadecilik krizine iki köken gösteriyor. Biri akademinin (ve özel anlamda tarihin) dünya çapında finansal kapitalizm uhdesi altındaki üretim tarzlarınca tahakküm altına alınmış olan siyaset kurumunun “hizmetinde” oluşu ve uzun vadeciliğe dayanan bir tarihin mevcut akademik piyasada tutunmasının kolay olmaması. Diğeri ise teori yoksunluğu ve birtakım siyasi-sosyal ajandaların ivmesiyle tarih disiplininin 19. asır historisizmini andırır bir şekilde kuru bir olaylar tarihçiliğine (Braudelci tabirle histoire evenementielle) saplanarak kendi saygınlığının altını oymasıdır[4].

Yoğun kısa vadecilik eleştirisine rağmen kitapta (kısa vadeli yazılan tarih anlamında) Kısa Geçmiş’in 20. yüzyıldaki ciddi anlamda değiştirici ve trend belirleyen etkisine de işaret edilmiştir[5]. Bu kavramsal çerçeve ortaya konduktan sonra ilerleyen bölümlerde 1970’li yıllardan itibaren baş gösteren iklim değişikliği, eşitsizlik ve yönetişim gibi birtakım makro-sosyolojik olgu ve trendlerin tarihyazımı ve tarihçilik üzerindeki etkileri tartışılmıştır.

Kitabın önemli bir diğer hareket noktası ise bilişim teknolojilerinin bilgi üretimini tahakküm altına aldığı bir dönemde tarih disiplininin ancak bir araya getirildiğinde anlam ifade eden devasa malumat yığınları (“Big Data/Büyük Veri”) ile nasıl ilgileneceği ve yeni bilgi yönetimi trendlerinin tarih araştırmaları üzerindeki etkisinin de tartışılıyor olması. Zira kitabın da işaret ettiği gibi Büyük Veri’nin ve Bilgi Çağı’nın yükselişi tarih araştırmasını kronolojik malumat seviyesine düşürmekte ve uzun vadelilik kaygısını yok ettiği gibi çalışmanın uzun ömrülülüğünü (“perenniality”) de elinden almaktadır. Böylelikle tarih araştırması da uzun vadeli geçerlilik amacından uzaklaşarak Büyük Veri’nin bir parçası haline gelmektedir[6].

Giriş bölümünde beşeri bilimler alanında etkisini gösteren kısa vadecilik krizini teşhis edilip tanımlanırken, birinci ve ikinci bölümlerde longue durée’nin tarihçilik üzerindeki etkisinin yükseliş ve sönüşü ele alınır. Üçüncü bölümde iklim değişimi, yükselen sosyal eşitsizlik ve yönetişim gibi sosyolojik meselelerin tarihçilik üzerindeki etkisine işaret edilir.

Sonuç bölümündeyse Tarih Manifestosu, teorik çerçevesini özetleyerek mevcut profesyonel tarihçiliğin pragmatizmini eleştirir ve tarihçiliğin sorunları hakkındaki formülünü ortaya koyar. Guldi ve Armitage’a göre “işe yarar” tarih, kamunun erişimine açık olan ve ortaya koyduğu formüle uygun şekilde geleceğe hitab ederek yazılandır[7]. Zira tarih “kamusal misyona sahip eleştirel bir bilim”dir ancak profesyonelizmin biriktirdiği tecrübe ve birikim de elden bırakılmamalıdır[8]. Tarih Manifestosu’na göre kamusal arenada konumunu iktisatçı ve siyaset bilimcilere kaptıran tarihçilerin eski rollerini tekrar kazanabilmesi bu hususlara bağlıdır. Bu bağlamda kitabın okura son mesajı şöyledir: “Dünyanın tüm tarihçileri, birleşin! Kazanılmayı bekleyen bir dünya var; çok geç olmadan”[9].

Sonuç olarak Tarih Manifestosu, tarihin güncel durumuna dair sunduğu derin analiz ve çözüm önerileri dolayısıyla tarih araştırmacılarının kaçırmaması gereken bir kitap.


[1] Keith Jenkins, Tarihi Yeniden Düşünmek, terc. Bahadır Sina Şener (Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 1997), s. 14.

[2] Jo Guldi ve David Armitage, Tarih Manifestosu, terc. Serpil Çağlayan (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2016), s. 18.

[3] A.g.e., ss. 41-42.

[4] A.g.e., ss. 35-41.

[5] A.g.e., s. 49.

[6] A.g.e., ss. 105-106.

[7] A.g.e., s. 140.

[8] A.g.e., s. 147.

[9] A.g.e., s. 149.


Kaynakça

Guldi, Jo. ve Armitage, David. Tarih Manifestosu. Tercüme: Serpil Çağlayan. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2016.

Jenkins, Keith. Tarihi Yeniden Düşünmek. Tercüme: Bahadır Sina Şener. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 1997.

Yazar Hakkında

Lisans eğitimini İstanbul Şehir Üniversitesi Tarih ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinde tamamladı. Lisansüstü eğitimini İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler anabilim dalında tamamladı. Haziran 2021'de “Alexander Wendt'in İnşacılık Anlayışına Göre 16. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu ve İspanyol İmparatorluğu Çatışmasının Tahlili” başlıklı yüksek lisans tezini tamamladı. Marmara Üniversitesi Yeniçağ Tarihi programında doktora eğitimini sürdürmektedir. 2020'den beri Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü'nde araştırma görevlisi olarak görev yapmaktadır. Başlıca araştırma alanları Akdeniz tarihi, Hispanik Dünya, tarih metodolojisi, uluslararası ilişkiler-tarih ilişkisi ve inşacı teoridir. Başta Nihayet olmak üzere muhtelif dergilerde denemeleri ve film tahlilleri yayınlanmıştır.

Yorum yaz