Hikâyenin Bitmeyen Yüzü: Marriage Story
Merve Çağıran ve Hasan Hüseyin Çağıran 2019’un öne çıkan yapımlarından Marriage Story’i değerlendirdi.
Merve Çağıran ve Hasan Hüseyin Çağıran 2019’un öne çıkan yapımlarından Marriage Story’i değerlendirdi.
Maddi zenginlik olarak herşeye sahip yaşayan Avrupalı/Amerikalı/Kanadalı/Avustralyalılar hayalleri kalmayınca “yalnız” olarak ölüyorlar. Ama tabii ki bu zenginlik ve yalnızlığın büyük ve dehşetli bir arkaplanı var.
Nietzche’nin nokta atışı: “Çöl büyüyor.” Heidegger’e göre bu söz bize çölün genişlediğini söylemek istiyor ve tahrip etmekten çok daha fazlasını ifade ediyor.
Söz, ehliyet beyan eder. Yazılı veya sözlü olarak “dile getirilen”, yerinde oluşu nispetinde değerlidir. Bu noktada, değeri belirlemenin kıstasları önem kazanıyor. Bir sözü değerli kılan, söz alana “dinlenir” vasfı kazandıran nedir? Platon, Lysis diyalogunun başlarında ustalık ve hekimlik örnekleri üzerinden bu tartışmayı sürdürür.
Aklını kullanarak aptallaşan, muhalif olma pratikleri ortaya koyarak kendini iktidar yapılarının basit birer aparatı haline getiren, yeni olmaya çabaladıkça eskiyen, farklı olmaya azmettikçe sıradanlaşan bir insandan söz ediyorum.
“Öteki”siz düşünemeyen şair, neyi görebilir ve neyi söyleyebilir? Yazarken ve konuşurken sözünü kendisinden çok –imrenerek…
Şiir insanın kendine bakışını bileyleyebilir. Bu bakış varlığa yöneliktir. Şiir bir hayreti karşılayabilirse yapabileceğinin belki de en iyisini yapacakttır. Hayret çerçevelenemez, kaydedilemez, sahnelenemez. Dile geleceği, gelirse ne kadarının aktarılabileceği de şüpheli… Bu hususta şüphe içermeyen, hayretin gözden çok dile yakıştığıdır. Şair bunun için sözünü hazırlar, dile gelir.
Şaire hareket veren düşüncenin, duygunun şiire biçim kazandıran ilkenin “dışarıda”, “eleştiride” aranamayacağına yönelik vurgu günümüzde yeniden hatırlanmayı hak ediyor.
HAZIRKITA, yayına başlamasının ikinci yılını geride bırakırken teselli ya da beklenti içermeyen, kabul aramayan ve teklifini dayatmayan bir ses olarak “içeride” yankılandı: Kökümüz, gözümüz, şarkılarımız var!
Tolstoy Sanat Nedir? kitabında sanatın Rönesans Dönemi’nde uğradığı kırılmayı tahlil eder ve halkın sanatla irtibatındaki problemleri sanatta dinsel bilincin kayboluşuyla ilişkilendirir. Tolstoy’a göre Batı aydını kilise Hristiyanlığının paradokslarına işaret ederek onu mahkûm etmiştir.